Koç Üniversitesine yeni başladığım dönemdi, yaz mevsimi tüm ihtişamı ile güzel kampüsümüzü sarmalarken okulumuz cıvıl cıvıldı.
Bir tarafta yaz okullarına gelen, yaşı 4’den başlayarak 17’ye varan anaokul, ilkokul ve lise öğrencilerinin heyecanlı sesleri Koç meydanında çınlarken, İletişim Ofisi olarak Üniversite Tanıtım Dönemine harıl harıl hazırlanıyorduk.
Tanıtım dönemi başladığında, aday öğrenciler aileleri ile üniversitemize gelip o enerjiyi getirdiklerinde kendimi o kadar iyi hissettim ki…
Cıvıl cıvıl o gençler, heyecanlı aileleri ile gelmişler. Hepsinin gözlerinin içi gülüyor, geleceklerine bir adım atmışlar, ne yapalım, nereye girelim, çift anadal mı yapalım, puan nereyi tutar, burs mu, ne olsun gibi binlerce soru ile geliyorlar ama en onemlisi hepsinde umut, hepsinde heyecan, hepsinde aydınlık var.
Bir aday öğrenci geldi; her tarafından akıl fışkırıyor. Annesi ve babası öğretmenler, onlar da nasıl gururlu ve sevinçli, anlatamam. Aday öğrenci bana sordu, ‘ben makine mühendisi olmak istiyorum, öğretmenleri tırtıklayabilir miyim, laboratuvarlara girebilir miyim?’ ‘Tabi yaparsın.’ dedim, ‘sende bu potansiyel fazlası ile var.’ Sonra da ‘Ford’a girebilir miyim, en büyük emelim bu’ dedi. ‘Ford’u bırak, sen belki Nasa’da uzay mekiği yapacaksın, kendini hiç sınırlama, hoşgeldin…’ dedim.
İnsan hayatında nadir zamanlarda başka hayatlara dokunduğunu hisseder; benim için bu dönem birilerine dokunduğumu hissettiğim dönemler…
Rektörümüzün her gün falsosuz, kapsayıcı, ilham veren konuşması, kafalardaki sorulara verilen cevaplar, tanıtımlarda yer alan hocalarımızın güven veren, doğru seçimi yaptıklarına inandıran bilge ama bir o kadar sevecen paylaşımları ise sadece aday öğrenciler için değil, onların aileleri ve bizler için de ufuk açıcı oluyor.
En değerli varlıklarını, bu yaşa kadar büyütüp artık onları hayata salıveren gururlu anne ve babalar bize emanet ederken, biz de o gençlere çok iyi bakacağımızın sözünü veriyoruz…Sözlerle ifade edilmeyen, sessiz yapılan bir akit adeta…
Tanıtım döneminde gördüğüm, tanıdığım öğrencilere sonra okulun koridorlarında, avlularda rastlamak da ayrı bir zevk…
Ve son sözüm bu dönemin olmazsa olmazları, ’Unsung heroes’ tanıtım ekibi, öğrencilerimiz ve İletişim ekibi kol kola, en değişkenin değişmeyenleri…
Koç Üniversitesini anlat denince her zaman ilk aklıma işte bu anılar geliyor…